Kayıtlar

Aralık, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ahorat'a Cevap

Lham söyleniyor ki bu parlaklık çizgisinden şaşmadığı için değilmiş gecenin ve diğer varlıkların gözünden sakınmadığı için öfkesini. Johanna nitekim babam ellerimizi bulaştırdığımızda bu öfkeye mahremime sinen bütün cevher artık genizden de ciğerlere işlenecekti demek ki can kanırtılarak da çıkabiliyormuş ölmeye ne zaman başladık Lham? Valentino'yu ormanda solmuş gökkuşağının hemen yanında çırılçıplak ve kaygısız bir ıslaklıkla bulduğumuzda ne yapıyorsun burada, senin cihanın dengine vurulan zikkeye demirlemiş ordunu sırtlaman gerekmiyor mu? diyerek çaresizce ona karşı hiddetlenişini gözlerinin korkuyla kamaşmasına rağmen yumruğunu hepten sıktığını görmüştüm Ahorat cesaretin Valentino'nun da dikkatini de çekmiş olacak ki tebessüm ederek: savaş çoktan kaybedilmişti Ahorat, burada her şeyin bitmesini bekliyorum her şeyiyle bir yolu yok doğmuş olmakla kazanılamaz! Valentino Babası Lham'dan aldığı öfkesiyle zaferin kendisi olan yedi bin yaşındaki kumandan İki bin yaşındaki kard...

İkizimin Karnımdaki Uykusu

ne olduğu anlaşılsın diyor hani boynumuza zincirlemiştik hayamızı çekip gideceğimizi duymuyor musun sakınsak dahi her şey perişan, şaşılacak ölüm de kalmadı gelen an değişmeden sürüp gidiyor hani ne olduğumuz anlaşılsın ben merak etmiyorum bunu bu gereksizliği bitirebilmenin peşindeyken. bekliyorsak, bitsin hemen arıyorsak, bitsin hemen düşünüyorsak, bitsin hemen bitsin hemen çünkü sesler gitgide yakınlaşmaya başladı yergiler boşboğazlığa evriliyor- gereksizliğin son noktası aşkım en iyi sen biliyorsun bilmek, bitirecek mi bizi? oh. evet kıvrılıp uyumaya devam ediyorsun bilmek bitirmeyecek bizi sen de bu evrimin hain bir parçasısın! evet, kırk bin satırı geçmiştir düşündüğünün kırk katı kırk hamal yükü kırk diyar hıncı kırk ölüm acısı kırk beygir uluması evet, öfke bu evrimin hala kanayan yarası! ikizimin karnımdaki uykusu koyu bir ayırdın kana karışmasıyla bozuldu, ben bu gereksizliği bitirebilmenin peşindeyken.

Serpilen Yumruklar

tutkunun dimağına teptiğim atlar geliyor aklıma hudutsuz dumanın okşadığı dilim çekilen hatlarıma sinerken usulca diyorlar, hayır! coşkun marşlara ihtiyacımız var sürülecek mermilere artık hangarlara hapsedilen baykuşları salmak vakti hakikatinden konuşuyorum ki ben varsam, varsa şiir! yarıklardan ayın yankısı düşüyor gölgeme seğiren kalbim oluyor seğiren kalbim oluyor ancak budur düşencam ışıkla bir antlaşmam var hürüdükçe vuracak alnıma yaşamak budur zannımca işte tozu dumana katarak geliyor atlar atlar rahvan ülkesinden taşıyor gök, hafif kalıyor artık vurgun mutlak bir hinlikten doğmadı çünkü! sana söylüyorum hiçbir şiiri taşıyamadık zamana ağır gelen her şeyin izi var elimizin tersinde ama yok ben usandım bu işten hakikat konuşacak -boğazım ağrıyor sevgi; büyüdüğü rahim fütursuz! yürüyelim omuzdaşım varacağız kuşanalım omuzdaşım kaçmaya bile olsa omuzdaşım gölgemin üzerinden bir cumhuriyet geçiyor hayır hürriyet olsa ancak kazanırdık olmamakla mümkün olacaksa kardeşim adımızın son...