Kayıtlar

Ekim, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Aleni Celladı; No Limitation

hilkat mili avucumda. bunu reddediyorum dilim kıvrak bir celbi eriyor terazi şimdi fark damarlarımızda akan gürlük kadar bariz tanrı ayıltmak istediğinde canı şüpheye yer bırakmayacak namlularla sürülürdü ovamız varlığın rüşdü bu kadar şimdi gümbürdeyen adımlar  zihnin kulvarlarını yıkıp geçtiğinde oh, işte düşünen! ama kan bellidir ve arz ile gök arası hilkat mili avucumda. bunun reddi her şeyi getirir uyanmak gibi tozdan serpilen sarhoşluğa gerilen merantar! ak aynada beliren damar hayır inanmak tercihin en leş hali şimdi alnımda yargılanıyor yıldırımlar  çıkmak istiyorlar izin benim bileklerimden taşıyorsa artık duyuyorsam gölgenin söylediğini taşkın yollarımdadır benim  hacim ve kan da siyaha boyanan bir nüans fikir hürriyete soyunduğunda  elzem olacaktı cinayet. toprak istiyorum/ fikir hürriyete soyunduğunda saçmalar taşacaktı ferden. buda/ işte yükselttiğim şeylerin hücuma gark olduğu ayırtlarımın şişerek gece mavisine çarptığı an. yıldırımlar çıkmak istiyorlar...

Aleni Celladı

hadi dediler ne duruyorsun  umrumda değil dedim yaran umrumuzda değil bizi oyuna sür dediler  siz de kimsiniz dedim biz kaosuz ve katliamıyız bilinenin emin misiniz  çünkü bu yolun geri dönüşü yok dedim  fazla bile bekledik  yaz ve kurtar bizi, şimdiye ermeliydik dediler  siz istediniz, dedim:  kan ile duvar arasında iki dakikalık işimi on saniyeye indirmekle uğraşırken  aleni celladının gölgesi belirdi  yaklaştım kulağına ve şöyle dedim:  sen benimsin  ben tanrının ve tanrı.. kendinin  yapman gereken sözlerini kağıda yazıp taşın etrafına sarman ve  göremeyeceğin kadar uzağa fırlatman sonra attığın yöne doğru gidip  enkaza bakarak sözlerin tesirini, yıkıcı gücünü gördükten sonra benim yanıma gelmen  çünkü sen benimsin  ve senin yarattığın enkaz  benim kıyametimin zerresi değil unutma çünkü sen benimsin  şimdi git hadi  burada  kanla duvar arasında bekliyorum seni. başıyla onayladı beni...

Ülkü

doldur kulağımı leş cambazın felekleri göstereyim mihrap nedir kâ felâ tulum karındaşım hüküm giymiş infaz antilobu can benim, fer ve bütün yön! ülküm kalkmayan küheylanın çatına mecburi istirahat vermekten öte kin ordularım daha yönelmedi ahırı farza şimdi olduğumla yarın değilim poyraz dağlardan geçmiştir örmeye gövdemi yaslı bir fikirden de ötedir gerdanım gam, yüklü bir omurla başımı gerdiğinde kan benim, çağ ve ebed! arı meskenine katmayan usadır ülkümün susamış azı dişlerini geçireceği ana yüz bulaşmış efendisiz gerçeklik de bir ölüdür cepkenimde "kezâ" feylesoflara kalmış bir çağken bana öfkeden başka haşmet gösterecek bir can yok işte mızrak benim, bileği ve atlar!