Kayıtlar

Şubat, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Öyleyse Kan Şaşırdı, Eureka!

gözlerimin parladığı yerdeyim burada geceyi cehenneme katıyorum üç sene önce de dağları denize döküyordum belki de doğrulup kendi yardıma bir gül koymalıyım evrak kanı yarmış bana aşktan yürüyorlar kırlangıç kulağımda dört nota fa, la, kef, hınç. kefenin yüz karası kara saplanmış kalmışım, sen sislerin de senden olduğunu zannederken ben hiçbir şeyle tümden sıyrıldığımda  henüz çok genç, çok diri ve yeterince serttim/sevgilim. bunu bilir kırklar, serüven ve üç küffar. efendiler üç beş hasım bulurlarmış kendilerine  gütmek için koca bulvarlarda sene altmışlar ve seksenler das kapitalle büyüyen zehirli küvetler seneler ve birkaç boğum idam yetiştim ve unuttum yetmişlerdeki hatipleri/aşk değil. birkaç fırtınaya tutunmak ve aslıma karışmaktı istediğim o yeni yetme yaşlarımın şimdiye öfkesini de unutmadan taşıyarak içimde  ben oldum, sen oldum, biz ve her şey oldum kendi kendime her şeyde hızlandım ve giderdim göz yamaçlarımı  bir yerde durmamak hep hareketle ilmek ilmek ö...

Gelecek Zaman Masalı; Ondan İki

ondan iki tane var demişti geriye kalan sağlam bir kıta olsa da ondan kalan yanları dayanılmazlığa öykünüyordu herkes bilir dayanılmaz olmak süslü bir geçmişi de ister benimle kedinin oynadığıydı dün üç beş kelam dinlediğim çoğunlukla sola baktığım üç beş el sıktığım bir kere sarıldığım kırlangıç görmek istediğim/ dünde hank'i öldürmemek ve geriye sadece üç beş kıta kadar şiir bırakmak vesaire idi düşündüğüm koynunda sakladığın sancak sana hiçbir fayda vermeyecek yel estiğinde zamanla birlikte senden kalacak olan üç, beş kişinin düşündüğü ortalama bir yankı. hırçın bir kalbe sahiptim her şeye sahiptim her şeye dahil aynı zamanda da her şeyden hariçtim aldığım, verdiğim nefesin benden olduğu yıllar kent de bendim, fırat da bendim mezopotamya da bendim yelin saçlarıma teker teker değdiği bendim dolu yıllardı gerçek dolu yıllar şimdilerde utanılası ne kaldı gerçekten geriye yıllar balyozundan sonra gerçekten geriye üç, beş dil ve şiir kaldı, gölgeler ve bulutlar kıtalar alındı, nefes...

Yeni Bir Yok Şey

bacakları titriyordu çaresiz bir trajedi insanın korkmadığı binlerce şey olmalı  yaşamak için  gerçekliğin yüz karası sesler duyuyorum kıvrak dillerden omurgasız cümleler nihayetimi biliyorum mrya. ben bunu bilmekle mükellef olduğumu  kanatlarımdan bağırıyorum bütün  mayhoş ışıltılara, gölgelere ve gize ya, sanrının o düşüncelerle gümbürdeyen uğultulara kurban edilmiş ömürsüz annem konuşuyor, konuşacak da  anadolu kokuyor gövdemin ardı kaç namlu saydığım, yelkenimde saklıdır. ilk önce Allah diyor annem ben de anne diyorum. bacakları titriyordu myra.  adın ne senin?  nereden, nereye geldin? amaçlarımı savurduğum yüzyılın nerede? ömür çeyrek asırdır bunu abimden öğrendim sırtımın ardında gözler var külfet dolu buğu  bunu kendim gördüm o anda  başladım büyümeksizin öğrenmeye  mary şimdi ikindilerde sela çok demode diyorlar kulak kesiliyorum falanca, falanca mezarlığa  çekildiğim gökyüzü şimdi müteessir uzandığım yatak berbat baktığım y...