Kayıtlar

Temmuz, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gözlerim Artık Bir Bekçi

çünkü kolumu dayadığım taş kanıma dokundu çünkü fer çektim gözlerime çünkü can suyunu çıkardı burnumdan çünkü hınca ve çatışmaya yumruklandı ellerim uzaktan arala beni ve dudaklarımı dudaklarım sabaha kadar ayrı bir şarkı kulaklar uykuladığında tam da tam da gün doğarken kısılır yüzümün ortasına dudaklarım bir ses dansa kaldırıyor dudaklarımı parçanın adı meteor sulh gelecek diyorlar bir meteor getirecekmiş sulhu gözlerimi balkona koydum  gözlerim artık bir bekçi çünkü kolumu dayadığım taşı kırdı kanım sonra dünyada cevapsız kalan sorular kurdum çünkü fer çektim gözlerime güneş yıkayacak beni, merih de gül suyu çünkü can suyunu çıkardı burnumdan bütün rekabetlerde oyunu bozdum çünkü hınca ve çatışmaya yumruklandı ellerim -bu dediğin şirk yetmişlerde hiç büyümedim zihnimi batırdım atlasa o artık bir sünger, ucuna bir boğumla Spinoza hiçbir dalgıç dokunamayacak ona gözlerim arzın toprağına inşa bir balkonda kılcallarında duman bir bekçi, umutla pusatlanmış hiçbir hayal kıramayacak on...

Tetik

Perdelerin arasından görülebiliyordu neler çektiği Yaz olmadı "çek", hava karanlık "çek", güzel bir kuş "çek" Ayrılık "çek", göm "çek", yalnızlık çek İtebileceği bir şeyi yok Bir semer yükü kadar sefillik ve keder Bu kadar da sapkın düşünceler Göğsündeki kurşunlar patlıyor bir bir Bir sefer istiyor kendince..neresi olursa Kurtulmak istiyor Bak diyorum istediğin hiçbir şey ol(a)mayacaksın Biliyor. Onca bilmektenmiş kurşunların patlaması Söylüyorum daha Ne değişecek ki diyor Unutulmuşum bu üzüyor beni diyor Bak diyorum bir salıncak Büyü artık diyor Aygıtlar tasarlıyor kendince fikrinde Varlığında yok olduğunu..bir bomba vesilesiyle değil tabi Hepten yok olarak doğduğunu söylüyor Yutkunuyorum Yok'ta hiçbir şey değişmez Morfinden uyuşan beyinlerimiz diyerek bozuyor kendini Uyuşuyorum Üşüyorum... Aramızda dört top mermisi kadar boşluk Balkonlar devrimliyoruz Veda ediyor bana Sadece görüşürüz değil Kendine iyi bak'ın bir daha görüşeme...

Saçmalı Çocuk

tanrım ben de senin ispatınım bana biraz mümkünat fısılda halden hale şükür debeleniyorum bana biraz pencereler arala külliyeden atanmış bulvarlarda tıkanmışım biraz dağılmışım ama mühim değil bana biraz mavna yolla zorunluluktan doğmaz hiç şua güneş doğmak ceberut arza zor olsa gerek  yeşile davranırsa taşlarım bana biraz muhabbet ışınla şimdi bir dergahtan döndüm alnım sapsarı yanaklarım al ellerim kırbaç sırtım yara bana biraz merhem durula resesyon çıkmış ceplerim yaylasına gözlerim mana arıyor kara güne düğümleniyorum resesyon çıkmış ceplerim yaylasına (şimdiki tevratlar da ne büyü aslında) kara büyümekler soludum otogarlar salıncağında cebimde malum şiir bana biraz mısra kurula figüranlar taşlıyorum aynalarda bahtımdaki kuşun adı susku kuşun adı susku günün adı zifir indirgendiğinde hayat boyuma soluma bir temayül konuyor, yön şimdi bir dergahtan döndüm bana biraz sebat kurşunla tanrım  ben de  senin  ispatınım bana  biraz  mümkünat  fısılda!

Ayrıca

https://hadsizbeyin.blogspot.com/ var ayrıca.

Karun'un Kızına VI

Bozguna uğratıldı belki de hiç Yaşayamayacağım senli vakitler Evet yine bazı dakikalar maalesef Veda vaktine esirdi ama Bir veda cümlesi çıksaydı dudakların Arasından gün batarken, olmadı Ben vedaya geldim ama Yüz bulamadım karşımda Ah, bu diyar nahoşla müşerref! Ben kendimden koptum, ben oldu selef Geldim belki de dilenmeye affıma af Bu satırlar, senin deyiminle lafügüzaf Ama bil ki ne olur, bir kaybı aramakla Meşgul kaldım, onurunu belki de Ama bil ki ne olur, hep seni düşünmek Nahoşluğa rağmen yine Karşılığı yok bilesin, bilesin Bir balta daha vurulursa gövdeme Bir salıncak kurup sallanmazsam Bir balta daha vurulursa gövdeme Bir deniz bulup gövdesine saplanmazsam Bil ki ben de seni sevmiyorum Yine de karşımdan gelirsen Bakma suratıma gök kararır yüzünle Hüzünle karşımdan gelirsen Bak bana, işte o zaman bak Bendeki hüzün senindir bilesin!