Kayıtlar

Aralık, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ve Nehir Coştu

bütün ırkları toplamıştım yüzümde yüzümü hissetmeyene kadar yürüdüğümde kulvarda neydi his? bağını çözüyorum kemerimin belki de buydu. geceyi aydınlatan billboardlar işte yüzyılı kokuşmuş coğrafyanın ha bir de Afrika. bana dahil olan sevginin yansıması yüzüme. hoşgeldiniz, hoşgeldin iki gebe dünya ama bir dünyada kırk ırkım, saffün kebir. aklımdaki cümlelerden daha keskini avuç içlerimde kağıtlar paramparça, kapaklar darmadağın avuç içlerimde kırk harami cümleler evrenin en iyisi bu sevgiye kalbim de dahil. kuşkunun ipleri salınmış insan artık titrek bir süregelen.

Fırtına Altında Vals

bu ışığı nasıl kapatıyoruz? nedir benim ile olanın hükmü? şu çapı, metrekaresi kendine sığmayan oda mı? her şey dökülüyor kendine iyi bakmana gerek yok hülya, çünkü bilmektesin yetmeyeceğini yetişemeyeceğini. kırıntılar.. biliyorsun, senin için ayrıldı. peki milyarlarca insan geçmiştir şu tünelin altından unutmaya çalışarak tüm yüzyılı evet şu anda çok önemlisin çünkü bazı gerçekleri reddetmeye kalktın evet bu seni mükemmel yaptı hülya sen hiç bizim tarafımızda olmadın ne oldu? hani bir aralar sosyalist solurdun! beyaz gece. soğuk, gelmekteyken beş yüz değiştirdim kılıktan kılığa girdim buna neden gerek duydum bilmiyorum ama her şeyden biraz taşıdığım için belki de bir soytarı oldum hülya, kendini reddetmekle hiç oldun. bu ışığı nasıl kapatıyoruz? hiçbir şey gizli kalmamalı. imtihan kağıdına öylesine karalanan harfler olmanın .. aydınlandığım ışık da beni kendine benzetiyor hani neredeyim. kimle, kimim. Rudolf Koller diyor bir yanım bir yanımda bir çiçek açmaya fırsat kolluyor son para...

Çarliston Marka Hagen

temaşanın her zaman aşağılık taraflarına o göz alıcı akıntıya esintinin yaşanan her şeyi anımsatan  ukalalığına  karşı  durabilmekti en azından istediğim  öylece durmak yönlere gidildiğinde  işler çığrından çıkmaktaydı yaşamak bunun hiçbir yerine dokunamaz  bunu ispat etmiştim kendime çoktan  ya ne olmalı ki hayır, ben bu soruyu da duymak istemiyorum  şartlandırmamak gerekiyor bu seğreltilmiş düzlemde ne varsa gerek yok gerek yok bize sessizce akmalıydı her şey  ve ayırt etmeksizin  seyredebilmekle kutsanmış olarak  mutlu olmalıydık dayanmayı hiç düşünmeden  bütün ilahların yanında  kızdım ona.

Öğle İhaneti

köpek geçip gidiyor  hiç de uzaklara dalmadan hayatıma bir çelme  deklanşör tetikte hep afişler dişlerimi karartıyor  hegomanyadan çıkmam için  diyet ödemiştim  en azından hissetmiştim öyle  kırlangıcı vurmak üzereyken  şu girdiğim yol beni hiç de iyi hissettirmedi belkiler bile terkteydi yol boyu ellerinde sürgün, gülüşlerinde burukluk şunların işte görüyorsun hepsinin bir miladı vardır sorsan ama sen sorma anlatmaya bayılırlar müsveddeden bozma hayatlar kırlangıcı vurmak üzereyken  her şeye ihanet ettim  isteyerek mekik dokuduğum her yerde bir şeyler vardı  yolunda gitmek istemeyen şeyler bütün fiiller ihanet üzerineydi yeni trend geceye ve gündüze karışan  hiçbir şey yoktu  her şey bayılıyordu apaçık olmaya bunalmıştım giz olmadan hiçlik de yoktu yani düşünce  sanırım pahası demode olmuş  inançlardan nefret ediyordum  sen dahil. kuza dikeldim ve nefret ettim bundan namlunun ucunu temizledim  bütün girinti...

Destinasyon - Har Vuruyormuş Elmaslara

öğleyin yamalarını yeniliyordum bütün tezkiyelerin ajandamdan üç kolon kan damlarken yapmalıydım bunu sorumlu kim? hani soruyorlar kim yazdı? yazgıya peşkeş çekebilecek kim? iradesini komodine koyup  çarpışarak ölen kimdi? sen asimile olmuşsun hiç yoktan, birden hani "on the road" diyorduk isyanla ne de asi hani nerede ilerlemek, kayda değer bir nitelikle? ölmek hiç düşünmeden? yolsuz diyorlar siddhartha'ya da. şimdi ağaçlarımızın çevresindeki gölgeler  kaçışmış, her yer aydınlık, her yerde ay hani kaçacaktık  gecede görünmeyecekti yüzümüz ve ellerimize değen bizim gökyüzü  yeni bir varış, yeni bir kalkış gerek bize balkonda sekiz yüz seher var ölü  yedi kolon kanlı,  elmastan avizelere mucuklar tünemiş hayalde cinayetler işleniyor kaçmak gerek ve artık bir sen olmayacak hesaplaşacak bir dava yok aldığım nefes, verdiğim kırlangıç sürüsü  nallar savuruyor toprağı alnıma  alnıma elmaslar üşüşüyor  bunu da istemiyorum  Fazıl'ı da. kimi kims...