Kayıtlar

2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kan Ölmeden

ellerime kanıyor tuttuğum şu yüzyıl bir bahçeye açılan toprağın altına serdiğim kumaşları soldurtuyor yavaştan oysa en büyük hatamızdı kendi gücümüz, kendi gücümüz, kendi gücümüz kendi gücümüzden güdülenememek ne olurdu tahtadan bir tahtta eminsizlikten kıvranmak şimdiki hale tecavüz eden tahzenler nispetince? evet tanrım duyuyorsun beni, bu matematiği gerdiğin evrendeki sessizliğin içinde çürüyen bir ses evet, benimki o, benim sesim evet tanrım duyuyorsun beni benim canımı sıkan da bu inanmanın içinde barındırdığı belirsizlik olmasaydı hani gri olmasaydı inananların bir tanrısı olmayacaktı evet, şimdi konuşabilirse topraktan toprağa kadar avellenecek oranlar? işte çürüyen ses işte yargının soğuk sessizliğini dahi özleten, işte olmayışı karar anının anlardan sıyrılan bir okun gövdeme saplanamayışı! ellerimdeki kan benim değil benim olmayacak lakin mesken bilecek ellerimi ölmeye/ kan ölmeden öpüyorum onu damlalarından kendime yeni bir dil yeni bir dudak yeni bir yaşamak yaratana kadar ö...

Balyoz

Geçimi atlatılmış dünü fark ettiğimde Lakinlerle dolu bir huzurla karşılaşmaktan Yoruldum: Demekten de/ Evren serzenişime savaş açtıkça Dikine meyillenen boynum da Söndü artık kurudu artık eğri/ Burkulmaya fırsat bırakmayan bir materyalliğe soyunan mızraklarla: anlam Geliyorlar üzerime Gard diyorum hep Gardım delik deşik Bütün savaşlarda eksik Bütün savaşlarda yeniden acemiyim/ Yazgı diyorlar yaşıyorum Susku diyorum bağırasım geliyor Gel diyorlar yürüsem önüm Mayıs altına mayın Mevsimler de kalktı lügatten Ah, kelebekler ve insanlık Kaderin paydasında birbirlerine bölünmekteler! Kıstas ve kısas diyorum ben de Hiçbir şey de noktayla son bulacak kadar Olabilir mi şu gök indinde?/ Üzerinden bir yük daha kalkar ırgatın: Gün. Hani bir güneş doğar yirmi birinci yüzyıla: Sıkkın. Cana bir irkiliş nükseder saniye kıvamında: Tirşe./ İndirgenmiş bir yaşam, soluklanamamış bir ciğerle çarpıştığında Anlam imhalanır Demedi babam hiç Ben insanlığa fısıldamak istiyorum, bir filiz: İndirgenmiş bir yaşam...

Tanrının Filminde Bir Figüran

Artık yapmalıyım Tanrı gülüyor bana Şu hale eğilemeyen başımın Gereksiz darboğazlarda kıvranışı Artık yapmalıyım Tanrı gülüyor bana Her gün şaşılası bir fırtınada boğuşmak varken Boşluktan aldığım ve yine boşluğa verdiğim nefes Gülüyor bana Acı-ya-mıyorum kendime artık Kendime gaddarlanıyorum Yenilmek de olsun kaderimde Devşirme bir orospu gibi kalkıp gidemiyor üzerimden şu aynılık tohumu Artık yapmalıyım Tanrım gülüyor bana İnsan aşağılık bir mevcuttur sadece Nezdimde hiçbir mevcut Hiçliğin mevcudiyetinden vakur değildir -o görünmeyen hiçlik, o tanınmaz, o tanrı. ben mevcut, ben kader, ben varlık, ben aşağılık. Yüceler soyundan bir edilgen Yanmakta bir muma koymuş adımı Ömürse bu mum Yatsıya her şey gereksizliğinden silinecek! Artık yapmalıyım Tanrı, ben, edilgen, varlığım biliyor yapmam gerektiğini ve istiyor yapmamı O zaman rol üm bu muydu? dayanamamak. figüran. tanrının filminde bir figüran. Varlığımın insanlıktan soyunuşunun Şu kaç bininci satırında evet, omuzlarım çökmüştür evet,...

İstiflenmiş Doğrular Yazgısı

Neyi anlatacaktın bana Yığınların arasından çıkardığın kol, bacak ve başları mı? Ben kulağına hiçliği bağırırken suratıma tükürdüğün cesetler umrumda mı? Ah şu insanlık için ölüp ölüp dirilen şairler Beş para etmezler ama zengin ölürler ve ardlarında çocukları vardır neyi anlatacaktın bana hem ben bu meşru cinayete karşı çıkıyorum.. yaşama her şeyin ucundaki ölüm beni korkutamıyor onun için yaşıyorsam neyi anlatacaksın bana zincirler, mızraklar, savaşlar hepsinin görünmezliğindeki aciz duruşumun nasıl da yengi için yanıp tutuştuğunu mu? Hadi marş! Marş hadi Nerede benim ayaklarım, gövdem, yumruklarım Ama tanrım Benim toplamım yetemiyor hiçbir şeye Davranamıyorum bile Kalıyorum öylece Ölümü beklemek bana hiç aklî gelmiyor Bana hoyratça bir meydan gerek Selaların susmadığı bir düşmanlık sezmek istiyorum Şu soluklarım manasızlığın daniskası Kurtuluş yollarındaki murabıtların tanrılaşması da Beni senden soğutamadı tanrım bu savaşta Bil istedim İmtinasız bir muharebe kokuyorum nova! Ancak s...

İstiflenmiş Yanlışlar Yazgısı

darbeler getirin bana darbeler tanrım yumruklarıma mühürledi galebeyi gözler yaşamakla hudutlanmış diller susacak şu andan sonra hilkatımızdan mühürler konuşacak! lal bir pencereye mıhlanıyor bakışlarım o pencerenin ardında yaratılana ve yaratmaya olan düşmanlığım yatıyor henüz zamanı değil! kerevetinden doğruluyor mezarlık nispetinde bir susku canım diyorum ve yutkunuyorum dudaklarına sen yaratılmışların arasındaki en büyük isyan yürü benimle her nereye bu isyan yayılmalı tüm coğrafyalara konuştukça anlaşılmayı umanların çaresizliğine çaresizleştikçe görülebilen ve ancak o zaman da yine kayıplaşmakla ünlenen yollara! aşkım, benim kaderim bu isyanın unutulmuş yürürlüğünü ürümek yaşamağın kervanına! pencereyi aç ve uyandır haşmeti! mecburi ifadan bunaldım! her gün aynı şekle sokulan soluk beni nereye götürebilir? sence bu kadar kalabalık tanrının umrunda mı? her bir fert kendini belliyor civarlarımda civarlarımda obruk obruk saçmalık uluyor penceremi aç ve sık kafasına umudumun! sevgili...

Bir Şarkı Olsam

bir şarkı olsam, hatırlanabilirdim. şevk ve yürüyüşler beni iterlerken mağlubiyetlere içimden böyle bir cümle kalkınıyor fevri ve boyutlardan taşarak evet, bitişimi görüyorum kasiyer birkaç intihar şeklinin para üstünü uzatırken aşk! beni mağlup olarak hatırlasınlar nefsine değil nefesine yenik düştü diyemeceyek olanlar aşk! sen de olmadın ben kadar da olsa şu dünyada isyan! sana adasaydım şu ömrü bu kadar tanıyamazdım seni bilmeni arzuluyorum seni her şeyden daha çok! sevgilim imamdan para üstü iste, beni sellerde çalkalasınlar, isyanıma müşterek kaldırımlarda yürüsünler, bana gelirken bir hüzün duvarı görürseler dansa kaldırsınlar o akşam en güzel ezanları. yalnızlık insin tahtından ve halka karışsın kaybettiğim yazılarımı bulursan sevgilim okut onları San Francisco'da onlar da kaybettikleri şiirleri arıyorlar mutsuzlar ama öfkelenecek kadar değil öfkeliyim, mutluyum ve ölüyorum çok dünya bu! seküler dimağdan şuha seslenen bir dimağ! ben attan inip evrene konuşlandım evrende koşt...