İstiflenmiş Doğrular Yazgısı
Neyi anlatacaktın bana
Yığınların arasından çıkardığın kol, bacak ve başları mı?
Ben kulağına hiçliği bağırırken suratıma tükürdüğün cesetler umrumda mı?
Ah şu insanlık için ölüp ölüp dirilen şairler
Beş para etmezler ama zengin ölürler ve ardlarında çocukları vardır
neyi anlatacaktın bana
hem ben bu meşru cinayete karşı çıkıyorum..
yaşama
her şeyin ucundaki ölüm beni korkutamıyor
onun için yaşıyorsam
neyi anlatacaksın bana
zincirler, mızraklar, savaşlar
hepsinin görünmezliğindeki aciz duruşumun
nasıl da yengi için yanıp tutuştuğunu mu?
Hadi marş!
Marş hadi
Nerede benim ayaklarım, gövdem, yumruklarım
Ama tanrım
Benim toplamım yetemiyor hiçbir şeye
Davranamıyorum bile
Kalıyorum öylece
Ölümü beklemek bana hiç aklî gelmiyor
Bana hoyratça bir meydan gerek
Selaların susmadığı bir düşmanlık sezmek istiyorum
Şu soluklarım manasızlığın daniskası
Kurtuluş yollarındaki murabıtların tanrılaşması da
Beni senden soğutamadı tanrım bu savaşta
Bil istedim
İmtinasız bir muharebe kokuyorum nova!
Ancak savaşta bırakılır gurur
Üzengiyi mıhlamışım atıma
Salınıyorum garbın harbında
Ben hudut için savaşmam
Tek anlamın savaşa sığınmasından sadece!
Savaşalım istiyorum tanrım savaşalım hem
İnsanlık için can atan şairlerin
Manasızlıktan mustarip olamayışını da görelim istiyorum
Ve bütün düşünürler
Toprağa sinen barutu da!
işte kitleleri, toprakları, hudutları sevmediğim için
intihar diyorum.
anlamsızlığın içerisindeki anlam
sıfırın içindeki koca bir dokuz
savaşamam boşunaya
maviyse gökyüzü ama dokunamazsam sevemem
yaşayamam
uzaksa görgü, aşk ve tanrı
intihar diyorum
intikamsız ve akışa baş kaldırış olarak usulca,
serin.
ama bir ana kaç doğru sığar?
Yığınların arasından çıkardığın kol, bacak ve başları mı?
Ben kulağına hiçliği bağırırken suratıma tükürdüğün cesetler umrumda mı?
Ah şu insanlık için ölüp ölüp dirilen şairler
Beş para etmezler ama zengin ölürler ve ardlarında çocukları vardır
neyi anlatacaktın bana
hem ben bu meşru cinayete karşı çıkıyorum..
yaşama
her şeyin ucundaki ölüm beni korkutamıyor
onun için yaşıyorsam
neyi anlatacaksın bana
zincirler, mızraklar, savaşlar
hepsinin görünmezliğindeki aciz duruşumun
nasıl da yengi için yanıp tutuştuğunu mu?
Hadi marş!
Marş hadi
Nerede benim ayaklarım, gövdem, yumruklarım
Ama tanrım
Benim toplamım yetemiyor hiçbir şeye
Davranamıyorum bile
Kalıyorum öylece
Ölümü beklemek bana hiç aklî gelmiyor
Bana hoyratça bir meydan gerek
Selaların susmadığı bir düşmanlık sezmek istiyorum
Şu soluklarım manasızlığın daniskası
Kurtuluş yollarındaki murabıtların tanrılaşması da
Beni senden soğutamadı tanrım bu savaşta
Bil istedim
İmtinasız bir muharebe kokuyorum nova!
Ancak savaşta bırakılır gurur
Üzengiyi mıhlamışım atıma
Salınıyorum garbın harbında
Ben hudut için savaşmam
Tek anlamın savaşa sığınmasından sadece!
Savaşalım istiyorum tanrım savaşalım hem
İnsanlık için can atan şairlerin
Manasızlıktan mustarip olamayışını da görelim istiyorum
Ve bütün düşünürler
Toprağa sinen barutu da!
işte kitleleri, toprakları, hudutları sevmediğim için
intihar diyorum.
anlamsızlığın içerisindeki anlam
sıfırın içindeki koca bir dokuz
savaşamam boşunaya
maviyse gökyüzü ama dokunamazsam sevemem
yaşayamam
uzaksa görgü, aşk ve tanrı
intihar diyorum
intikamsız ve akışa baş kaldırış olarak usulca,
serin.
ama bir ana kaç doğru sığar?
Yorumlar
Yorum Gönder