Gri Kulvar

Hala tepinmeye devam eder; Köşeyi dönmeliyim ve indirmeliyim! Sancaklarından kaçan bir fırkateyni bulmalıyım Bu yaş kaç, Şüphesiz günahlara karıştığımı özümsüyorum belli ki, bu kinden yakıyorum. Aklımın beni esebileceği Yani sersem bir burunla belki kavuşurum tanıma, tanrıya Sersem bir burun ve kalamar bir adım Kararlı bir ölüm rayların kıtlayarak ufalanmış kaburgalarımı İşte nitekimli bir mahreç bütün ufuklardan! K.L: Hayatımın sesi, Kennedy'de bir uzay mekiği Aklına ilhamı unutturan bir şuursuzlukla Yerden sükseleri bırakıp yükseldiğimi Hadi oradan bu küçük İskender'in bir cinayeti izlediği fıkrasındaki otuz birinci merdiven basamağı Beni kanlı bir dile damgalıyorlar Artık ben söyleyecekmişim görmeyen göze gerçekleri! Evet bu benim yeryüzüncü adımım Bir yabancıyım, camlara yaslamam yaşımı Dua ediyorum çünkü bir nebze inanamıyorum kendime: Fly on the wall! En iyi zamanlar: Susmalı derken hıncın yeni bir kalkınmayla Dildeki buzları kaynar suya boğması Susmanın ve hıncın savaştı...

Seanslar Elle tutulur bir yanı yok buluşmaların Şehrine yabancı bütün plakalar Plaklar da bozuldu Hep aynı şeyler Ve birliktelik muamma Arkadaşlıklar şuursuz Buluşmalarda bulduğum Pembe rujun, izmaritin ruhuna tecavüzü.. Bir zevkin doruk noktasıydı notalar Çılgınca dans etmek yerine Harmanı dumanladım, şuurlu ve yalnızca.. Plakalar gibi Evet ben de yabancılaştım Yabanileşmeden Seanslar boş yere Sakinleştirmekti bütün gayesi lakin hayatın Lakinlerle homurdandım Sakinleştirmekti hayatın hegemonyası Başkaldırıydı aslında dizeler, satırlar ve notalar Hegemonyanın sakinleştirici (!) seanslarına —2018

Askıda kemer Dünden kalan yaralar Kurumuş kanlar Şekerli dudaklar Yolcusuz duraklar Pembe binalar Kırmızı bulutlar Mavi kaldırımlar Askıda kemer Sırtımda kabuk bağlamayacak yaralar İçin dışa tecavüzü Gebe bütün düşünceler Dayak yedim RA! Neredeydin de Görmedin beni Ve ne bu rengarenklik Ahanda burada gözyaşı damıtırken bir simyacı Ve ne bu gevezelik Silah sesleri teğet geçiyor yıldızları Ve uzayda tekrar edip duruyor Uyuyamıyorum Gözlerim yok Uzanamıyorum sırtım kanıyor Gümüş testilerde yorgun kelebekler Kırık testilerin berrak suyu Kaplanın azı dişine dokunduğunda Ezan okundu Susuldu bir müddet Ben hala yanıyor ve yanıyor ve Yanıyordum Tanıyordum artık bir şeyleri Ve anlıyordum Bunca renk cümbüşünün sebebiydi Gözyaşın Durmak bilmez ağlayışın Öyleyse Zinadan önce ağlamak haramdı artık bana Şaraptan önce insaniyet haramdı artık bana Bu Muydu Yani Dünyanın karanlık yüzü Yüzsüzlük... Dünden kalan yaralar! Su getirin ve boğun beni! Ya da boş bir mezar gösterin Geldiğim yere gideyim! Aceley...