Eza

Tanrım tut şunun ucundan kendime kefen
Dürelim de kurtulalım şu zulümden
Muhakkak falan kalmadı benden lisanımı çaldılar fonda ezan vardı oysa
Şimdi benim bir ezanım kalmadı bu alemde
Kulağıma düğümlenen tek şey şu fezada
Eza
Ezra.

İnanın! İnanın! İnanın!
Evet inandık.

Benim işte alnından kömür akan bir toprak
Benim işte kan burnumda
Benim işte duyumsayamadığınız
Benim işte istenmeyen malul

İnanın! İnanın! İnanın!

Evet inandık
Kanlarımız çekilinceye kadar hem de
Söküldük en onulur yanlarımızdan
Budandık dermanlarımızdan
Artık koynuma dolanan bayrakları yırtıyorum
tevellütlerden sıyrılıp

Yanılgı! Yanılgı! Yanılgı!

Tut beni
Artık yaşayamayacak yaşa erişmişken bari
Erişmek diyorum çünkü mürekkebimden bir şair öptü
Erişmek diyorum zenne değildi ya şair
Peki şair değildi ya mürekkep
Dudağımdan öpen delanni kimdi?

Tanrım tut şunun ucundan
Evlerimi yok etmekten vazgeçmeden
—ve eşhedü
—ve la gaibü illallah
Yoksa bu kutsala düğümlediğim sicimin son çığlığı mı?
Yoksa bu çılgınlık da
Adı kirli gerçeklik mi

içinde
tanrı'nın da olduğu?

delanniden kefene kadar koştuğum şu/ yol.
kınalı elimden sırtıma süzülen/ anım.
şiir
her şeyin iç içe olduğu anlaşıldığında
hiçbir şeyin anlaşılamayacağının anlaşılması
dır

/bu lezzetin tek celsede ağızdan boşanmasıdır.

Koynumda kan dolu bir küvet var,
Benden akmayan ama hep benim taşıdığım
Eza.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sü Sessiz Ölüm

Bir Şarkı Olsam

İkilem, Yanılgı ve Öylesi