Yota-Praga (Umut Karaya)
-Söyler misin YOTA, yalnızlık bir boşluk mudur?
-Yalnızlık kocaman bir boşluktur, PRAGA. Yahut bütün duyguların keşmekeş olduğu ve her duygudan da nebzelik tat alındığı bir çukurdur.
-Var mıdır bu çukurdan kurtulmanın yolu YOTA?
-Var tabi ama şunu unutmamak gerekir ki bu çukurda gezinip durmuyor, düşüyoruz hiç durmadan. Bağırıyoruz düşerken ve serzenişimize yardım eli istiyoruz PRAGA. Kurtulmak için ilk önce düşmekten kurtulmak gerekir.
"Kömür karası renginde bir kara gözükür. Bu koca okyanusta serap görme ihtimaliniz yoktur. Her şey gerçek, her şey acıdır. Karaya doğru kürek çekmeye başladığınızda içinizdeki umut da çiçek açmaya başlar yavaştan. Uzun bir müddet kürek çekmeden sonra, uzunca bir bekleyişten sonra kara gözükmüştür. Kapkara bir kara parçası ama umuttur; bu kara parçasının görüntüsüne aldanmamayı icap eder. İnsan demir attığında bu karaya, ya her şey bir umut uğruna daha kötü olursa..."
-Düşmekten nasıl kurtulunur ki YOTA, düşene yardım edilir ama düşmekte olana kim nasıl yardımcı olabilir ki ?
-Doğru konuşuyorsun PRAGA ve görüyorum ki bunları söylerken de için acıyor. Acımalı da. Bunu insan içinde halletmeli, düşmekten kurtulmak için içine umut tohumlarını serpmeli. Her zaman bir umut olmayabilir. Bazı vakalar vardır ki gerçekten umutsuzdur. Ama her zaman bir umuda ihtiyaç vardır. Ve bu ihtiyacın karşılandığına inanması gerekir insanın. Sonra belki yağmur yağar ve umut filizlenir.
-Hadi filizlendi diyelim sonra ne olacak peki? İnsan hemen düşmekten kurtulacak mı, YOTA ?
-Belki hemen, belki biraz zamanla kurtulacak. Eğer inanmayı sağlam bir şekilde becerebilirse insan, düşmekten kurtulmak zaman almaz. Önemli olan inanmaktır. İnanç; umudun, sevginin, bahtın, her şeyin başlangıcıdır. Ve her şeyin başlangıcı olan inanma eylemini gerçekleştirmek o kadar kolay değildir PRAGA.
-Zaten düşüyoruz YOTA, bir de zorlu bir şeyle uğraşmaya insan nasıl güç yetirir?
-İnsan zihnini ve kalbini kullanmalı. Maziyi hatırlamalı ki senin ve benim gibilerin mutlaka geçmişinde de badireleri olmuştur. O ana geri dönmeli ve badireyle nasıl başa çıktığına dair kalbine kulak vermeli. Orada kaybettiği umuduyla karşılaşıp ona kulak vermelidir. Umuda kulak verdiği anda içinde umudu meydana getiren inanç oluşmaya başlar. İnanç oluştuktan sonrasını söyledim zaten PRAGA.
-Yani geçmişin zorlu günlerinin dahi bazen kurtarıcı olabileceğini mi söylüyorsun YOTA?
-Güzel dinlemişsin PRAGA.
"Karanın rengine aldanmamak gerekir çünkü kurtuluşa vardıktan sonrasını düşünmeyi bırakmak bazen en iyisidir. Kurtuluş bir karaysa ve kara kapkaraysa, kapkaralığı akıldan atmalı, ilk önce karaya varmayı düşünmeli. Tıpkı kötü yaşanmışlıkların ardından ayağa kalkıp düştüğünü unutmaya çalışmak gibi.
Yaşamanın kendisinin bir badire olduğunu anlayana kadar insan böyle yapmaz mı?
Ne de olsa ayağa kalkmak düşmenin yarısıdır."
Yorumlar
Yorum Gönder