Daha İyi Bir Gün
mavzerinden atom damlıyordu Gazanfer'in
dimağına sokmuştu geçmişi kopçasıyla
o geri döndüğünde gördüğü her şeye
tavaf ettiğinde ekseninde varlığının
sinesine düşen sevdiklerinin inkarından başka bir şey değildi
böyle olması gerekiyordu
ya da gerekmiyordu
gitmişti ve geride de bir şey kalmamıştı anlaşılan
yürüyüşü değişmiş
kokusu değişmiş
her şeyiyle dönüşmüştü o,
önemi yoktu
tırabzana dokunarak
ilerliyordu gökyüzüne
dahası
her şeyden taşarak
istediğini yaşamaya varmaktı amacı
artık her şeyin nihayetinde
bir bokun olmadığını
yetmediğini
biliyordu
damarları kabarıyordu
koca ellerini yumruk yapıyordu kimi zaman
gerek yoktu
sadece yanlış olmadığını bilmeliydi kararlarının
en azından buna inanmalıydı
yüzlere değil
bunu biliyordu
Gazanfer henüz altmış yaşına varmamıştı
ömrü yeterse
güzel kitaplar bitirebilir
güzel satırlar nakşedebilirdi
binlerce gazete okuyabilir
binlerce kez göz kırpabilirdi
elinde kalan serveti ona fazlasıyla yeterdi
bunu düşünmüyordu tabi
huzurlu olduğu anları anımsadı
şimdi nasıldı pek kestiremiyordu
kaygılı sayılmazdı
düşünceli değildi
varmaya çalışmıyordu
geçmeye çalışıyordu
uğraşmayabilirdi hiçbir şey için
ama nihayetin bir şeylere değer olması gerekti
bu düşünce aklına
sürekli gelip duruyordu
bütün bunların bir sonucu olmalıydı
bazen de evet
nihayette hiçbir bok yoktu
düşünmemeliydi onun için
bazen kendini
bir şeyleri hatırlamaya çalışırken buluyordu
evet kader işini yapıyordu
dokuyordu ilmek ilmek kayboluşu
silinişi ve değerin gereksizliğini
evet bir zamanlar hiçbir şey unutulacak kadar değerli değildi onun için
ama artık denge, şaşı yolunu ezberlemiş
kurtlarını sahaya sürmüştü
silkeleniyordu ve eline kalemi alıp
bir şeyleri
"bağdaştırıyordu."
çünkü bu eylem
bazen gülümsetiyordu kendisini
"burada şunu yaptım
şurada şunu
evet belki de bu yüzden şöyle oldu."
bulmacanın sık düğümü çözülüyordu.
nihayet çanları çaldığında
fırtına tüm zevkleri, sonuçları
alıp götürüyordu
ortada yine
pürüzsüz bok parçaları kalıyordu
anlamı yoktu
"bağdaştırmanın da bir anlamı yoktu."
yine pür dikkat camdan
ağrıyan gökyüzüne salıyordu bakışlarını
aramadan önce
ipler elinde olmalıydı
ilmek ilmek o da hayatındaki eksik parçaya ilerlemeliydi
ya da eksik parça var mıydı?
bunu biliyor muydu?
hayır, Gazanfer çoğu şeye inanıyordu.
ama bundan pişmanlık duymamalıydı
çünkü inancı onu hiç yanıltmamıştı
çoğu zaman inandığının gerçekleşmemesini istese dahi
"maalesef" durum buydu.
dinlenmeliydi
ılık bir su içti ve
yatağına uzandı
eskisinden rahat uyuyordu
bunu da fark etmişti
derin bir uykuya daldı.
Yorumlar
Yorum Gönder