Vardiya Dünya
inat ettim ve küsen burçaklara
yasladım kuşağımı
bana yeksan bağlar değil gerek
fısıltılar kemirirken sessizliği
aklıma gelmeyeceği tutardı
vivolin! uzak bir diyar yok
her şey içimde doğruluyor
bugün olan yarın
yalnız kalır
sanat da, ölüm de
canhıraş uğraşlar da
sadece alternatif bir figürandır ruhumda
biliyorum nihayetinde
rahat bir nefes veriyorum burçaklara
devrimler kor halinde
tepinirken gövdemde
teyakkuz, otoriter kelleleri
devşiriyor medeniyete
sifonu çektim
hangardan ölü kokusu yayılıyor kente
ruhumu kapatıyorum eksene
eski günlerde olduğu gibi
manevra nihayet bulmamalı
emir ruha bir mızrak gibi çarptığında
irade bir demir gibi eridiğinde
benden kalan neydi
yaratılış kokusundan başka kendine has
gözcü mihengi şaşırırsa
ordu neyleyecek bekleyip
atların mahmuzu daha ne kadar duracak olduğu yerde çarpmadan tene?
artık savaş kan ve kemikle kazanılmayacak
oysa hürlüğün altına çekilen imza mürekkebi
demir kokusundan alırdı ehemmiyetini
şimdi can çekiliyor sadece omuzdan omuza
vardiya dünya bize koca bir kalabalık olmaktan başka
düşünce kattı mı?
akıldan hesaba çekilen ruh
sessizlik müebbetinde
gardiyan dokuyor artık
"çok önce
küçük bir kasabada
yetmiş at iskeleti bulundu
yetmiş insan başı ile beraber
uzak bir dağın başına
bir kuzgun senelerdir
gelip dururdu
alâmet-i neyin farika
daha sonra kuzgun hiç gelmedi."
Yorumlar
Yorum Gönder