ahanda'ya
Turlayarak köpürdüm
Piştim de anladımHissizlik, hislere tahammülü olmayan bir evrende
Çağ atlatır insana
Ve bilir hissizler
Hissizler bilir ancak yokluğu
Köpüren benim kırmızıya çalınca
Öyle yalnızlıkla doldum ki
Hayır, bir kefene sığmadan önce
Kıyamet olmak istedim
"Kum tanelerinin ardında deve gördüm
Geriye meyilli ve dili kurşun geçirmez
Hissiz deve
Okşadım varıp yanına toynaklarını
Gök görse beni ah o an
Haya eder
Sırtladım hayvanı
Belimin canı da dahil katlettim tüm konuşanları
Bütün savaşlarda indirmedim sırtımdaki deveyi
Biliyorum çünkü
Biliyorum.
Turlayarak köpürdüm de
Genzimde tortular,
İnsan etleri..
Savaşlardan hatıralar!
Değdi mi
Mez mi
Dile geldi hayvan:
'Yeminimi bozuyorum, anladığım kadarıyla bir ölü dolanıyor damarlarında.
Ve etrafında toynaklarım etmeyecek ruhlar. Suskuyu intikama evirmişsin. Dehayı solundan sağına gecelere vermişsin. Korkacağın yerde köpürmeye başlamışsın. Nitekim hiddet denilen kalkış seni sen yapmış. Ola ki tekrar dalarsın tasavvura sana hörgüçler armağan edeceğim. Ha dersin ki ben savaşacağım indir beni de bineğin olayım, birlikte kaybedelim.'
Sinirle yolladım deveyi
İhtiyacım yoktu ona
Kendi savaşımı ancak kendim vererek gerçekleştirebilirdim."
Ama rüzgar estiğinde
Ve kuşlar havalandığında
Hava suya tekrar dokunup
Manaya son noktayı koyduğunda
Bitireceğim bombardımanları
Yoksa omuzlarıma çarpan gafil darbeleri
Serer beni arza
Geldiğim yere dönmek gibi bir niyetim yok
Duy beni Ahanda!
Sana o kadar muhtacım ki ah!
Son nefesimi gözlerinden okumak isterim
Evet bu savaş senin için Ahanda!
Şimdi kalkın katmerleşmiş maltlar
Artık içmek zamanı
Artık kısılmak zamanı
Haydi bırakın hisleri
Boş kadehleri
Şimdi semaya kalkmak var önümüzde
Bizi bir sela ile baş başa bırakanların yanına!
Yorumlar
Yorum Gönder