Kükrediğinde Namlu Duyuldu Ağlayan Yeryüzü
eli göğe uzanan varlığına rest çekmiş
insanlara rastladım
atlasın ortasında, kuytusunda her yerdeydiler
elimde kocaman bir gökyüzü olsun isterdim bende
kime ne zarar gelirdi bundan
elimde tutayım isterdim İskender'i
çetin yaka ceketimi kuşanıp
kırbaca tutmak isterdim zalimleri
tanıştım ve;
merhaba
sırtımda hamal yükü kahır
ve düşünce, kükreyen hengame
gözlerin gördüğünden
daha fazlası yığılırdı önüme
bunu kimseye söylemedim
ey eli göğe uzanan
senden başka
yangın olup yarmak isterdim okyanusları
zalim olup hatırlanmak isterdim
kuytularda
gaddar olup eğdirirdim boyunları
cani olup çarmıhla süslerdim girdapları
senden başka
kimseye söylemedim bunları
ey eli göğe uzanan
dişlerimin arasına almak isterdim teraziyi
tek zalim ben kalayım diye
kanla yıkanan cesetler arasına koyardım
zalimleri
bu savaşa ben de girmek isterdim
koynumdakilerle
omzumdakilerle
tüm ayırtlarımı kapsayan
dillere pelesenk destana yaraşır öfkemle
darma duman etmeyi
isterdim dağları, ovaları, şehirleri
çalkalanan ne varsa içeride
son buldurmakla arşınlayayım isterdim tabiatı
ne olurdu
bu yarışa ben de katılsaydım
ne olurdu
ey elleri göğe uzanan?
Dinledi ve söyledi;
bugün bir kişi eksiğiz
yarın dört kişiyiz
dün hiç yoktuk
hiçbir önemi yok anın ve zamanda ne varsa
her coğrafyada adımla
açılan kapılar oldu
hiçbir işe yaramasa bile
içerilerde zikredildim
bahsedildim; yürüyüşümden
alnımdan, kaderimden
ne kadar şanslı olduğumdan
zalim olmadığımdan
unutulmayacağımdan
vesaire
varlığa
sıkıştırılan her şey bana da dahil
havaya atılan kelimeler ve ben
her şeyin kapsadığı
noksan bir anlamdan başka bir şey değiliz
elimizde ne var bilmiyoruz
dilediğimiz olduğunda yine
koca bir boşluk tutsak edecek
ne varsa içimizdeki
zulüm
kimselerin elinden olacak
bizim elimizden olmayacak
dinledim ve;
elleri göğe uzanan
alnına doğru uzanmış bir eagle gördüğünde
unuttuğunu zannettiği öfkesi
gözlerinden bir damla yaş olarak
nüksetti
patlama sesi duyulduğunda
onu unutma süremiz başlamıştı.
Yorumlar
Yorum Gönder