Benim Bir Alayım Yok II
Bu hayatın bana ait olmadığı gerçeği gibi herkesi kapsayabileceğini zannetmesi de öldürüyor beni. Girmeler ve çıkmalar. Yazgı resesyonunu bekliyorum ve tanrı kullarının tek tek hafızamdan yiteceği günü: işte o anda kudretim bütün misilleriyle çarpışacak ve benzersiz olacak ki bu durumda yaşayacağım işte sadece yaşayacağım. Yine önceki gibi avangartlığımdan ödün vermeden gururla soluyacağım mel'un havayı. sebep:
İnsanın hep bir amaç arayışı ona sadece hayatın bir manası olduğunu zannettirir.. bu durum insanın arayışını bile unutturur. "Doğdum ben, bir amacım olmalı" yoksa ne işe yararsın değil mi? Kendimi bu kadar önemli addetmeden yaşayacağım işte sadece yaşayacağım. Bir amaç sana doğmadığı müddetçe nasıl önemli olabilirsin.. sürekli amaç arayışında olan kimse kendine bu kadar önemi atfedecek cesareti kimden buluyor. Tanrı'dan mı? Tanrı'nın bu insanlarla işi olmaz. Tanrı'nın bu insanlarla bir işinin olmayacağını bu insanların gözlerine baktığınızda anlayabilirsiniz. Bak yeni bir yazgı yazmak da azgın bir cahillik gerektirir. Doğmak esefle kınanması gereken bir bilmemenin, pragmanın en dibinin eseridir. Hiçbir şeyin dibinden, fazlasından bir yarar gelmez ama zarar.. gelecek olan zarar köşesizdir.
İllaki bir amaca sığacaksa bu yaşam o amaç da benimle birlikte çıkmış olmalı rahimden. Benimle birlikte nefes almalı, dolaşmalı, isyan etmeli, içmeli, eğlenmeli. Kendimden olmalı amaç, barışkan bir yaver gibi yanımda olmalı; kendim kendimin amacı olmalıyım: arayacaksam kendimi aramalı, bulamayacaksam en azından içimdeki kendimi bulamamalıyım.
Bu yaşam alanına bu kadar söz anlamsız ama işte: içimdeki amacım geriyor dilimi; amaçsızlık.
Yorumlar
Yorum Gönder