Benim Bir Alayım Yok V

-değer sanrısı. çağ kaygısı. debelenen aforizmalar ve sofist zannı:

artık belki de hiç kimse ölü bir keşin toprağa can vereceğini duyumsayacak kadar eremeyecek. yazık. oysa nice keşler, dövücüler, hırslar, kusurlar sanatın saltanatını yıkıp baştan inşa etmiştir. ama o keş herhangi bir baloya kanalizasyonlardan geçerek geleceği için çağırılmadı ve sırf bu sebepten güncellenen akımlar artık eskisi gibi bir "yıkım değeri" görmüyor; saçmalaşıyor. yayılan ismin altına konulan her şey kıymetli midir? cevabın hayır olması gerekirken, her şey evetleşiyor. işte bu sanatın sanrısı. artık yok olmaya giderken son paslar yapılıyor ve fişeklenemeyen, yerinde durduğunun farkında olmayan zihinler kaygısız bir devinimle keşsiz, güçsüz, bunamış tuvallerin ortasına geçip gırtlaklarını sıvazlıyorlar ve evet fularları da var.

baştan yapabilme gücü:

tekrar ve tekrar o soğuk suya dalabilmek: ister düşünce, ister varoluş rahatsızlığı olsun böğrüne bir zıpkın gibi dalabilmek. aynılaştırma çağının surlarını ancak farkındalık sahibi bir "birliktelik" yıkabilir ancak lağımcıların mayhoş bohemler olacağını da unutmamak gerek. işte surlar darmaduman, işte içteki anlayışı reddeden, yenilikçi bohemler ve işte nihayetinde saltanatın hem içten hem dıştan yıkımı. ve bu savaş bir döngü halinde devam ettikçe akımların, düşünürlerin ve düşüncelerin budanması. nihayetinde solunan havanın bir değerini bulması. Ama bahsi geçtiği üzere artık hiç kimse ölü bir keşin...

"her şey" var oluşunun kabulünü muhakkak bir zanna, kırıntı bir acabaya borçludur. zan ile kastedilen bir şeyin fark edilme nedenidir. bu fark edilme nedeni fark ettikten belki bir an, belki de yıllar sonra anlaşılır: bir an sonra anlamaya erişene sofist, yıllar sonra anlamaya erişene de mütevekkil denir. her iki anlama da meydana gelmeden önce:

hah, 
deriz ve gözlerimiz geçmişe çekilir.-

kadim soluyan; terini sildiği havlusunu benliğine astı ve arkasına, önüne, sağına, soluna, altına ve üstüne baktı; uzlet haliyle, kendi erbainiyle, kendi ücrasında, kendi inindeydi; bir alayı yoktu: rahattı.. debelenen aforizmalarını rahat bırakabilir ve derin bir uykuya dalabilirdi ki öyle de yaptı. gözlerini kapamadan önce soluğuna bir şeyler diledi.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Benim Bir Alayım Yok II

légion d'honneur

Mühür